Zeytintaş Mağarası

Serik’ten sonra kısa bir yolculukla beraber bu mağaraya uzanıyorsunuz. Bu mağara bildiğiniz mağaralar gibi değil. Görülmeye değer bir mağara. Önce mağaraya girdiğinizde görevli sizi uyarıyor. Fotoğraf makinası, kamera kesinlikle yasak diye. Hemen arkasından ekliyor, “Kesinlikle hiçbir yere dokunmayacaksınız İlk olarak Nazilerin Temerküs Kampı na mı geldim diye kendi kendinize sormadan edemiyorsunuz. Mağaranın içine girdikten sonra görevli hemen arkanızdan mağarının kapısını kilitliyor. “Tamam oğlum Deniz şimdi hapı yuttun bu mağara da sana hayırlı işler diyorsunuz. Bu kadar önlem Merkez Bankası kasasında bile olmaz derken mağaranın tanıtımını yapan görevlinin gözleri üzerinizde. Kesinlikle sizi bir yere dokundurtmuyor. Bu kayalara dokunursanız yok olur. Onun teneffüs etmesine engel olursunuz. Pamukkale da travertenler nasıl gitti sanıyorsunuz uyarılarına maruz kalmamak için sözlerini harfiyen yerine getiriyorsunuz. Sizin önünüze düşüp gitmiyor geri geri gidiyor ama gözler sizin üzerinizde. Mağaranın bazı bölgelerinde ise sizin konuşmanızı yasaklıyor. Mağarayı adım adım gezdikten sonra bu görevliye hak veriyorsunuz. Mağara sarkıt ve dikitlerden oluşan bir mağara ama görmeden onun güzelliğini anlatmak mümkün değil. Çok ilginç şekillerden oluşmuş bir mağara. Bazı bölgelerde İspanyol eteğini, bazı bölgelerde duvardan duvara çekilmiş ince bir tül perdesini, bazı bölgelerde ise tepenize yağan makarna görüyorsunuz. Bütün bu güzelliklerin milyonlarca yılda meydana geldiğini anlatıyor. Bütün bunları yaparken de büyük zevkle yapıyor. İşte bize böyle tanıtım yapan insanlar lazım dedirtiyor. Hem bize mağarayı güzel tanıtmasına, hem de mağaranın güvenliğine bu derece önem vermesi bir hayli mutlu etti. Bu kişiler kesinlikle ödüllendirilmeli ve teşvik edilmeli diye düşünüyorum. Tanıtalım ama koruyarak tanıtalım.

• Oteller
• Restorantlar
• Yorumlar(0)
• Yorum Yaz